Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: "2024-2025 eğitim-öğretim yılında 78 ilde ücretli öğretmen sayısı 86 bin 136’ya ulaşmıştır" - Haber Jet

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “2024-2025 eğitim-öğretim yılında 78 ilde ücretli öğretmen sayısı 86 bin 136’ya ulaşmıştır”

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “2024-2025 eğitim-öğretim yılında 78 ilde ücretli öğretmen sayısı 86 bin 136’ya ulaşmıştır”

IHAAW111520-EGT/19-06-2025 – Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “2024-2025 eğitim-öğretim yılında 78 ilde ücretli öğretmen sayısı 86 bin 136’ya ulaşmıştır” (Fotoğraflı) Muhammed Musab Gümüşer ANKARA (İHA) – Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Öğretmen atama sayısının yetersiz kalması nedeniyle, açık, ücretli öğretmenler aracılığıyla kapatılmaya çalışılmaktadır. Sendikamızın tespitlerine göre, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında 78 ilde ücretli öğretmen sayısı 86 bin 136’ya ulaşmıştır” dedi. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 2024-2025 eğitim öğretim yılının sona ermesi dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Geylan, Türk Eğitim-Sen olarak yıllardır eğitimin her alanında mülakatın kaldırılması, yazılı sınavın esas alınması gerektiğini ifade ettiklerini belirterek, “Milli Eğitim Bakanlığı bu akılcı ve gerçekçi talebimize yanıt vermiyor. 2023 KPSS’de ilk 20 bine girmiş olmasına rağmen mülakatta elenen öğretmenlerimizin feryatları devam ediyor. Türk Eğitim Sen olarak bu öğretmenlerimize verdiğimiz hukuki destekler neticesinde maddi hata bulunan işlemlere yönelik iptal ve yürütmeyi durdurma kararları veriliyor. Bu kararlar mağdur öğretmenlerin haklılığını gözler önüne seriyor. MEB’den talebimiz; iptal ve yürütmeyi durdurma kararı verilen işlemlerin mağduriyet yaşayan tüm adaylar için emsal kabul edilmesi ve bu doğrultuda adil bir düzenleme yapılmasıdır. Bu adil düzenleme ise 2023 KPSS’de ilk 20 bine girmiş tüm adayların atamasının gerçekleştirilmesiyle olacaktır. Öte yandan MEB mülakat ısrarından vazgeçmeli, eğitimin tüm alanlarında yazılı sınavı esas alan, hakkaniyete uygun, objektif ve şeffaf bir sistemi hayata geçirmelidir” dedi. “2024-2025 eğitim-öğretim yılında 78 ilde ücretli öğretmen sayısı 86 bin 136’ya ulaşmıştır” Geylan, 21’inci yüzyılın ‘Türkiye Yüzyılı’ olacağının vurgulanmasına rağmen buna uygun bir öğretmen atamasının planlanmadığına dikkati çekerek, “Öğretmen atama sayısının yetersiz kalması nedeniyle, açık, ücretli öğretmenler aracılığıyla kapatılmaya çalışılmaktadır. Sendikamızın tespitlerine göre, 2024-2025 eğitim-öğretim yılında 78 ilde ücretli öğretmen sayısı 86 bin 136’ya ulaşmıştır. Bu öğretmenlerin 38.602’si eğitim fakültesi mezunu, 39 bin 463’ü lisans mezunu (eğitim fakültesi hariç) ve 8 bin 71’i ön lisans mezunudur. Norm kadro ihtiyacı ise 75 ilde 100 bin 541’dir. Bu veriler ışığında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2025-2026 eğitim-öğretim yılı için en az ücretli öğretmen sayısı kadar atama gerçekleştirmesi gerekmektedir. Ayrıca öğretmen atamaları sadece kadrolu olarak yapılmalıdır. Aksi takdirde, yetersiz atama sayıları ve düşük ücretlerle çalışan ücretli öğretmenlerle eğitimde gelişmeyi sağlamak mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı. “Proje okulları, siyasi, ideolojik, kişisel çıkarların değil; kaliteli, nitelikli eğitimin merkezi haline getirilmelidir” Bu eğitim öğretim yılında proje okullarıyla ilgili ciddi tartışmalar yaşandığını, görevden alınan öğretmen ve yöneticiler için öğrencilerin okullarında çeşitli tepki eylemleri gerçekleştirdiğini hatırlatan Geylan, “Yıllardır dile getirmekten dilimizde tüy bitti; proje okullarına öğretmen ve yöneticilerin keyfi şekilde görevlendirilmesi hak ihlalidir! Bu okullar, birilerinin adeta arka bahçesi haline getirilmiştir. Belli siyasi ve ideolojik grupların, yapıların, türlü cemiyetlerin rahatça hareket edebildiği bu okullarda liyakat ilkesi yerle yeksan edilmiş; bunun sonucu olarak eğitimde adalet ve güven duygusu ciddi şekilde zedelenmiştir. Bu noktada atılması gereken adımlar açık ve nettir; özel program ve proje uygulayan okullar kapsam içinde bırakılarak, proje okullarının sayısı azaltılmalıdır. Proje okullarındaki yönetici atamaları, MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’ne tabi olmalıdır. Liyakati esas alan, sınavla yapılan atama usulü mutlaka uygulanmalıdır. Proje okulları, siyasi, ideolojik, kişisel çıkarların değil; kaliteli, nitelikli eğitimin merkezi haline getirilmelidir” değerlendirmesinde bulundu. “Aile bütünlüğünün sağlanması öğretmenleri verim çalışması için önem arz etmektedir” Aile bütünlüğünün sağlanmasının öğretmenlerin etkili ve verimli çalışması açısından büyük önem arz ettiğini belirten Geylan, sözlerine şöyle devam etti: “Ne yazık ki her tayin döneminde öğretmenlerimiz belirsizlik nedeniyle büyük bir stres yaşamaktadır. Eş durumu nedeniyle aileleriyle birleşemeyen öğretmenlerimizin motivasyonu azalmakta; akılları ailelerinde kaldığı için mesleki verimlilikleri düşmekte ve bu durum, kaliteli hizmet üretmelerine engel olmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı bu yıl “sıraların çalıştırılması usulü” sistemini uygulamaktadır. Bu kapsamda sıralar 22 Mayıs 2025 tarihinde çalıştırılmış, ikinci uygulama ise 12 Ağustos 2025 tarihinde yapılacaktır. Ancak, il içi isteğe bağlı yer değiştirme başvurularında sıraların çalıştırılmasına bağlı olarak, iller arası isteğe bağlı yer değiştirme başvurularında kontenjan sayıları düşük görünmektedir. Bu durum, il dışı tayin bekleyen birçok öğretmenimizin mağduriyetine neden olmaktadır. Dolayısıyla 12 Ağustos 2025 tarihinden sonra oluşacak boş kontenjanların tamamı ilan edilerek, iller arası yer değiştirme talebinde bulunan öğretmenlerimize ikinci bir başvuru hakkı tanınması büyük önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, Türk Eğitim Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na yazılı başvuruda bulunduk. 2025 yılı “Aile Yılı” olarak ilan edilmiştir. Aile Yılı da göz önünde bulundurarak, başta eş durumu olmak üzere tüm mazeret tayin talepleri istisnasız karşılanmasını talep ediyoruz. Her tayin döneminde öğretmenlerimizin aynı sorunu yaşamaması için il/ilçe emri hakkı mutlaka getirilmelidir. Aile birliğinin korunması, Anayasamızın 41. maddesi ile güvence altına alınmış temel bir haktır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu anayasal sorumluluğunu yerine getirerek, öğretmenlerimizin yaşadığı mağduriyetleri ivedilikle gidermesi bir zorunluluktur.” Lise eğitiminin süresinin yeniden revize edilmesiyle ilgili tartışmaların kamuoyu gündeminde yerini koruduğunu aktaran Genel Başkan Geylan, “Sendikamız, bu sürecin; öğretmenlerin, akademisyenlerin ve tüm eğitim paydaşlarının geniş katılımıyla, bilimsel veriler ışığında yürütülmesi gerektiğine inanmaktadır. Zira yangından mal kaçırırcasına yapılan her düzenleme, eğitimi karanlığa sürüklemekte; nitelikten, şeffaflıktan ve katılımcılıktan uzak uygulamalar telafisi güç zararlara yol açmaktadır. Bu noktada, sendikamız konuyla ilgili bir komisyon oluşturarak detaylı analizler yapmaktadır. Bu sürecin ardından konuyla ilgili çalıştay düzenleyerek, hazırlanan raporlarla sürece katkı sunacağız, itirazlarımızı, yapıcı eleştirilerimizi ve somut önerilerimizi karar vericilere ileteceğiz. Talebimiz, lise eğitimine yönelik her türlü değişikliğin; paydaşların ortak aklıyla, bilimsel esaslara dayalı, aceleye getirilmeden ve programlı şekilde hayata geçirilmesidir” dedi. Geylan, açıklamasına şöyle devam etti: “Lise eğitimiyle ilgili mesleki eğitimin önemini vurgulamak istiyorum: Bu yıl üniversite sınavına 2 milyon 560 bin öğrenci başvurdu. Geçtiğimiz yıl bu sayı 3 milyon 120 bindi. 12 yıllık zorunlu eğitimi tamamlayan öğrencilerin 17-18 yaşlarında üniversite sınavına girdiği düşünüldüğünde, üniversiteyi kazanamayan gençlerimize o yaşta hangi mesleği kazandırabileceğiz? Üstelik üniversiteyi kazanmak, her zaman iş bulmak anlamına gelmiyor. Üniversiteden mezun olan gençlerin önemli bir kısmı diplomalarıyla iş aramakta ve ne yazık ki iş bulmakta zorlanmaktadır. Tüm bu gerçekler, mesleki eğitimin önemini açıkça ortaya koymaktadır. Eğitimin her kademesinde yönlendirme süreci sağlıklı bir şekilde yürütülmeli; meslek liseleri hem teşvik edilmeli hem de başarılı öğrencilerin bu okulları tercih etmesi desteklenmelidir. Öte yandan, okullaşma oranları okul öncesinde yüzde 84,26, ilkokulda yüzde 95,03, ortaokulda yüzde 91,45, ortaöğretimde 87,97, yükseköğretimde yüzde 42,72’dir. Okullaşma oranlarının yüzde 100 seviyesine ulaşması ve tüm çağ nüfusunun eğitim alması, en önemli taleplerimizden biridir. 2024 OECD Bir Bakışta Eğitim Raporuna göre, öğrenci başına eğitim kurumlarına yapılan toplam harcama okul öncesinde Türkiye’de 3.930 dolar iken, OECD ortalaması 11.735 dolar; ilkokulda Türkiye’de 4.038 dolar iken, OECD ortalaması 11.902 dolar; ortaokulda Türkiye’de 4.194 dolar iken, OECD ortalaması 13.528 dolar; ortaöğretimde Türkiye’de genel programlarda 3.424 dolar iken, OECD ortalaması 12.314 dolar; mesleki programlarda Türkiye’de 6.308 dolar iken, OECD ortalaması 14.646 dolar; yükseköğretimde Türkiye’de 10.657 dolar iken, OECD ortalaması 20.499 dolardır. Öğrenci başına yapılan harcama oranı OECD ülkeleri düzeyine çıkarılmalıdır. Mayıs ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 25.092 TL, yoksulluk sınırı ise 81.734 TL’dir. Yıllık enflasyon ise yüzde 35,41 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu durumda, eğitim çalışanları yoksulluk sınırında maaş almaktadır. Artan enflasyon, hayat pahalılığı ve eriyen ücretler, idarecilerden öğretmenlere, yardımcı personelden memurlara kadar tüm eğitim çalışanlarını olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bu noktada, çalışanları enflasyonun olumsuz etkilerinden korumak için ek zam yapılması, refah payının kalıcı hale getirilmesi ve enflasyon oranının maaşlara aylık olarak yansıtılması gerekmektedir. Ayrıca, ek ders ücretlerinin %100 oranında artırılması, tüm ilave ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması ve ücretli öğretmenler de dahil olmak üzere tüm öğretmenlere her nöbet görevine karşılık ek ders ücreti verilmesi önemlidir. Her yıl Eğitim-Öğretim Yılı başında sadece öğretmenlere ödenen Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği ayrım yapılmaksızın tüm eğitim çalışanlarına bir asgari ücret tutarında ödenmelidir. Bu, eğitim çalışanlarının motivasyonu açısından büyük önem taşımaktadır. Okullarımızda, memur, hizmetli ve güvenlik görevlisi ihtiyacı çok fazladır. MEB, eğitimde tasarruf yapılamayacağı gerçeğini göz önünde bulundurmalı ve eğitim-öğretim hizmetlerinin daha verimli ve nitelikli bir şekilde yürütülebilmesi için personel ihtiyacını karşılamalıdır. Ayrıca, yardımcı hizmetli personel alımları, işlerin aksatılmaması adına ‘kadrolu’ olarak yapılmalıdır. Bu minvalde bir yıl boyunca özveriyle görev yapan öğretmenlerimiz başta olmak üzere tüm kıymetli eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimize mutlu bir tatil dönemi diliyoruz. Ayrıca bu hafta sonu yapılacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda ter dökecek öğrencilerimize başarılar diliyoruz.” (MMG-BA-Y) 19.06.2025 11:22:57 TSINNNN

Eğitim

Yorumunuzu yazın...

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir